27.05.2018

Almanya'da Ev Bulmak & Alışmak(?) & Yerleşmek





Almanya'da 3 ayımı doldurduğum bugünlerde dönüp bakıyorum, kendime verdiğim sözümü tutup, uzun uzun yazmış mıyım diye ama pek hayal ettiğim gibi olmamış sanırım. Yazmışım aslında ama sayfa sayfa defterlerime. Buralara nedense daha iyi hissedince yazarım, yerleşince yazarım gibi şartlaşmışım kendimi.


Öyle inişli çıkışlı bir 3 ay oldu ki bana nedense 1 yıl gibi geldi. Nerden başlasam bilemediğim için biraz karışık bir güncelleme yazısı olacak bu sanırım.
Öncelikle evimizi bulduk ama bulana kadar cidden canımız çok sıkıldı. Hem aracı fırma hem de internetten kendimiz bakıp başvurarak bir sürü ev gördük. Hayal ettğim evi daha ilk haftada buldum, anında tamam dedik, bir de emlakçının bizi bu iş kesin olur laflarıyla iyice yükseltmesine izin verdik. 3 gün sonra ev sahibi ben Almanca bilmeyen kiracı istemem diyerek bizi bir güzel reddedince baya bir depresyona girdim. Normalde pek hayırlısı, kader insanıyımdır ama eve nasıl kitlendiysem şu an bile belki bir mucize olur o eve geçeriz diye düşünüyorum, durumumu anlayın :)


Bunun üzerine bazı beğenmediğim evler, bazı beğenip aranılmadığımız evler şeklinde arayışımıza devam ettik. Arada iki belki olur evinden de red yedik çok şükür. Tüm bunlar olurken şirketin 70lerden kalma misafirhanesi beni her gün daha da fazla basıyordu çünkü zaten iş seyahati sırasında Ocak'ta 2-3 hafta kalmıştım burada, üzerine neredeyse 1,5 ay daha kalınca, üzerine bir de bütün stres nedeniyle hayatımda hiç alerjik reaksiyon göstermemiş cildim bir anda kırmızı noktalarla kaplanınca, ilk bulup beğendiğim evi, Emre'ye sadece videolarını göndermek suretiyle tuttum. Evin içi yepyeni ve güzeldi, ev sahibi tatlıydı falan ama bir sürü istediğim şey de yoktu; ek oda, kapalı mutfak ve balkon gibi ama olsun... Sanıyorum o an beden ve ruh sağlığım için en doğru adımı atmışım, pişman değilim.


İstanbul'dan eşyalarımız gelince ise hayatında hiç taşınmamış ben için yepyeni bir macera olan ev yerleştirme başladı. Her şeyi yerleştirdikten sonra ilk sözlerim 'Bir daha asla ama asla taşınmayacağım' oldu. Bir noktada bütün o çileyi unutuyor herhalde insan, yoksa nasıl bunca insan sürekli nasıl taşınıyor aklım almadı. Taşınmak deli işiymiş, bunu da öğrenmiş bulundum.


Son olarak gelelim her gün en az bir kez sorulan 'Alıştınız mı?' konusuna...


Valla ben dürüst olacağım henüz alışamadım, yola çıkarken üzerine hiç düşünmediğim bir şey varmış; özlem hatta çok özlem...


Ailemi, arkadaşlarımı, köpeğimi çok ama çok özledim. Konfor alandından çıkan insan sudan çıkmış balık oluyormuş, yaş arttıkça insanın köklenme ihtiyacı daha da artıyormuş bunu anladım. Şu an o yüzden benim için her şey çok 'hava'da, fazla hava hatta, bir an önce köklenmiş hissetmek istiyorum yine.
İşin komik yanı 20 yaşımdayken tam 6 ay Almanya'da yaşadım ve daha ilk haftamda kendimi harika hissediyor, keşke hep kalsam diyordum. Demek ki yaşla beraber beklentiler ve gereksinimler baya değişiyor. O nedenle böyle bir karar alırken iyi düşünmek lazımmış.


Bu demek değil ki olmadı, yapamayacağım daha çok bu alışmama haline şaşkınım ben. Nedense bu olasılığı hiç düşünmemişim ve hazırlıksız yakalanmışım. Herkesin dilinde bir ilk 6 ay hatta 1 yıl böyle, 6 ay kırılma gibi laflar geziyor, o yüzden 6 ayı bekliyorum, tecrübeye inancımdan.
Bakalım kahramanımız alışacak mıydı?









Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...