27.10.2020

Yoga ve Kanser - 3




Merhaba,


Bu Yoga ve Kanser serisinin son yazısı olacak. Okumadıysanız öncelikle Yoga ve Kanser 1 ve Yoga ve Kanser 2 yazılarını okumanızı öneririm.


Daha önce konuya genel bir giriş yapmıştık, bugün de kısaca ameliyat, tedavi süreci ve sonrasına odaklanacağım. Bu noktadan sonrası belki biraz daha meme kanseri spesifik olabilir, bunun altını çizmek isterim ama yine de genele hizmet edebilecek noktaları eklemeye çalıştım.


Hepsi için genel bir not olarak şunu buraya yazmak isterim. Bedeninle, nefesinle kaldığın her anın, her pozun bir şifası var. Buna inan. İlgini çekiyorsa, pozların (asanaların), meditasyonun ve nefes egzersizlerinin yararlarını tek tek araştır.  Daha önce de söyledim, yoganın kanseri iyileştirme gibi bir iddiası yok ama sana iyi gelecektir ve sanılanın aksine yoga sadece her yerde gördüğün pozlardan ibaret değildir. Sadece meditasyon yaptığın ya da nefes egzersizi yaptığın gün de yoga yapıyorsun.


Ameliyat Sonrası


Ameliyat sonrası mümkün mertebe bedenimizin iyileşmesine odaklanıyoruz, meditasyonlar ve nefes egzersizleri dışında bir süre ek bir şey yapamayacağız, en azından doktorumuz onay vermeden. 


Doktorun onayı akabinde ise geçirdiğiniz ameliyata göre serilere odaklanmak çok mühim. Örneğin meme kanseri özelinde, koltuk altı lenfleri tamamen mi temizlendi, örneklem alınıp kapandı mı, ameliyatta meme alındı mı, sadece tümörün alındığı koruyucu cerrah mi oldu?

Bütün bu noktaları netleştirip doktorla önümüzdeki dönem için fiziksel limitlerinizi belirlemeniz çok ama çok önemli. 

O nedenle buraya ameliyat sonrası, iyileşme dönemi için seri girmeyeceğim. Limitleri öğrenip, buna göre serinin belirlenmesi, kişiye özel ve daha sağlıklı olacaktır. Geçirenler bilir, lenflere yapılan müdahale sonrası kolun taşıdığı yüke ekstra hassasiyet göstermek gerekir, bu örnekte bu müdahelenin bile seriyi nasıl değiştirebileceğini tahmin edebilirsiniz. 


İyi bir yoga eğitmeni hatta daha da iyisi yoga terapi eğitmeni ile dilerseniz bu dönemde doktorunuzdan aldığınız tüm bilgileri paylaşarak çalışabilirsiniz. Fakat unutmayın hareket etmemekten ziyade ilk iyileşme dönemi akabinde lenf ödem riski için ufak bir seri yapmak çok daha yararlı olabilir. İlk aşamada sadece bir duvara karşı durup parmakları gezdirerek eli sağa ve sola yürütme gibi basit egzersizler bile yardımcı olacaktır.  

Bir önceki yazıda anlattığım çalışmayı ve altta önerdiğim nefes çalışması gibi çalışmaları ise size iyi geliyorsa güvenle yapabilirsiniz.


Kemoterapi


Gelelim en yaygın bir diğer tedavi yöntemi olan kemoterapiye. Yine yaşayanların bildiği gibi tek bir kemoterapi tipi yok. Genelde halk arasında bilinen saç dökülmesi, mide bulantısı, halsizlik halleri en sık görülen yan etkiler de olsa, uygulanan kemoterapi şekline göre yan etkiler de değişiyor.  Ben de elimden geldiğince genel yan etkilere odaklanacağım.


En yaygın yan etkilerden biri mide bulantısı. Kişisel olarak da en işime yarayan şey nefes çalışmaları oldu. Nefesini sayarak yaptığın Zen meditasyonu, nefes alıp verişlerini sayarak gitgide uzattığın çalışmalar bulantı ile baş etmede çok yardımcı. 


Şuraya hemen örnek bir nefes çalışması bırakıyorum, ben en çok bunu kullanmıştım. Ben aslında, biraz o an ihtiyacım olan ne ise ona göre şekillendiriyordum, yani her seferinde aynı şeyi yapmıyordum. O yüzden farklı farklı nefes egzersizlerini denemeyi çok öneririm.


Örnek bir çalışma:


Sırtüstü uzanarak ya da oturarak yapabilirsin çalışmayı. Sırtüstü uzanıyorsan ayak tabanları yere gelsin. Ellerini karnına doğru getir. Gözlerin kapalı olabilir. Bir iki nefes doğal nefesinde kal. Sonra burundan derin bir nefes al ve burundan nefesi boşalt. Bir kez daha. Nefesin bedeninde yarattığı etkiyi farket. Nefes alış nasıl, veriş nasıl?

Sonrasında nefes alırken saymaya başla, 1-2-3-4 sn boyunca nefes al, 1-2-3-4 sn boyunca nefesi bırak. Buna 1-2 dakika devam et, iyi geliyorsa uzatabilirsin.


Nefes & Yoga çalıştıysan daha önce bu nefesi kare nefes olarak duymuş olabilirsin. Tam kare nefes çalışmasında 4 sayı nefes alırsınız, sonra 4 sayı nefes tutulur, 4 sayı nefes boşaltılır ve tekrar 4 sayı nefes tutulur. Fakat ben o dönem mide bulantısı yaşarken nefes tutmanın bana iyi gelmediğini farkettiğimden ama sayı ile nefes çalışması yapmanın ise çok iyi geldiğini düşündüğümden bunu başta belirttiğim şekilde sadece 4 sayı nefes al, 4 sayı nefes ver şeklinde yapıyordum. Dilersen tam kareyi de dene.


İkinci adımı olarak bu egzersizi 4 sayı nefes al, 8 sayı nefes ver şeklinde yaparsanız, çok daha gevşediğinizi farkedeceksiniz. Bir süre bunu da denemenizi öneririm. Ben de en etkili olan bu oluyordu.


Aktif dinlenme dediğimiz restoratif pozlarda dinlenmek de inanılmaz iyi geliyor. Restoratif yoga yazıp googleda bir arama yaptığınızda bile videolara erişebiliyorsunuz çok kolayca, oradan size iyi gelen bir iki poz belirleyip, yapmaya başlayabilirsiniz (ameliyatlı bölgeye dikkat ederek, doktor izin limitlerinde tabi)


Genelde ilk 3 gün akabinde bulantılar azalmaya başladığında başbaşa kaldığımız ağrılar; kas ağrısı, halsizlik ve uyuşmalar oluyor. Bunlar için ise belki sadece 15 dakikalık bir yoga pratiği ağırlıklı yerde ve restoratif pozlarla yapılan, yanında bol minder ve battaniye ile öyle iyi geliyor ki. 


Benim kemoterapi için en önemli taktiğim, o an asla istemesem de doya doya su içip, ilacın etkisini vücudumdan hızlıca atmak oluyordu. Yoga pozu olarak çevrilmeleri pratiğine eklemek, detoks etkisini destekleyecek ve vücuda ilacı atmada destek olacaktır. Bunu da destekli yapmak çok keyifli olacaktır.


Destekli Çevrilme Pozu Örnek:


Sırtüstü yoga matının ya da halının üzerine uzan, yanına büyükçe bir yastık ve battaniye al. Kollarını iki yana doğru aç. Dizleri kendine doğru çek ve istediğin bir yana düşür. Dizlerin arasına veya altına yastığını, ihtiyaç var ise hem yastığını hem de battaniyeni yerleştir. Burada bir süre, tercihen 2-3 dakika kal, ortaya gel ve diğer tarafta aynı pozisyonu yap. 

Pozu tamamladığında, yine sırtüstü gel. Bir süre burada kal. 



Radyoterapi


Aldığınız radyoterapi fazla yan etki yapmıyorsa (bildiğim kadarı ile genelde kemoterapiler tamamlandığında başlıyor) artık yogayı biraz daha aktif şekilde hayatınıza alabilirsiniz. Bağışıklığınız hala düşükse online veya youtube'dan takip edebileceğiniz dersleri yapmanın tam zamanı. Ben bu dönem (tabi corona da yoktu) artık stüdyo derslerine dönmüştüm ama yin yoga ve restoratif yoga derslerine giriyordum. Bir grup çalışmasında olmayı ve derse katılmayı size tekrar 'kalabalıklara dönmüş' hissettirdiği için çok çok öneriyorum. Şu anki koşullarda bu nedenle online grup çalışmalarını öneririm. 


Tedaviler Bitince


Yaşasın! O gün geldiğinde (belki hala düzenli kullandığınız ilaçlar olacak ama olsun büyükleri atlattık) sanırım artık bedenimizi de dinlemeyi öğrenmiş olduğumuz günlerdeyiz. Yani bunca tedavi sonrası hem fiziken hem de ruhen yorgunsak (ki yorgunuz) bu çok normal, bir anda önceki tempona dönmeyi beklemeden ama bedeninle bağını da koparmadan pratiğine devam etmeyi öneririm. En çok ama en çok ise meditasyon ve nefes çalışmalarını hayatından çıkarmamanı tavsiye ederim. 

Biliyorum bir süre 'ya yine olursa' kovalayacak, işte ondan kurtulmanın tek çaresi 'anda kalmak'. Çok çok yazdım bununla ilgili, eski yazılara bakabilirsin. Nefesten daha biricik bir araç var mı anda kalmayı hatırlatan, kullan onu.


Bir de unutma yalnız değilsin! 

Umarım yolun bu yazılarla kesiştiyse faydalı olmuştur senin için.


Sevgiler,

Deniz 


Instagram: @_denizaziz

3.08.2020

Yoga ve Kanser - 2


Yoga ve Kanser hakkında yazmaya devam, söz verdiğim gibi. En baştan başlayalım o zaman. Okumadıysanız önce ilk yazıya bakabilirsiniz.

Bugün Kanser ve teşhis almak üstüne odaklanacağım, sonraki yazıda ise ameliyat, tedavi süreci ve tedavi sonrası yogadan nasıl destek alabiliriz onu yazacağım. Zamanında yazdığım yazıya sadece ufak eklemeler yaptım, çünkü dediğim gibi her şey daha tazeyken olan hisleri de kaybetmek istemiyorum.

Kanser nedir?

Kanser deyince aklına neler geliyor? Ben teşhisimi aldığımda benim için kanser eşittir hasta insan, ölüm tehditi, sağlıksız olandı. Sanırım pek çoğumuzun ilk aklına gelenler bunlar, bu zamana kadar etrafımızda duyduklarımız, istatistikler, hepsini düşününce haklılık payı var belki de.

Herkes aynı şansta değil bu hastalıkla yolu kesiştiğinde, kimi başında yakalıyor, kimi sonunda. Kimi memesini kaybediyor, kimi işini, eşini...

Ekonomik durumumuz, hastalığı öğrendiğimizdeki yaşımız, hayatımızın hangi döneminde olduğumuz, hepsi çok farklı. Her birinizin içinden geçeni, esas endişe noktasını bilemem ama teşhis almanın ne demek olduğunu biliyorum, oradan yardımcı olmaya çalışacağım.

Kolay değil ve belki kanseri kontrol etmek elimizde bile değil ama ona nasıl tepki verdiğimiz, nasıl hissettiğimiz elimizde. Okuduğum her yazıda şundan bahsediyor. Yoga belki kanserinizi mucizevi bir şekilde yok edemez ama sizi 'iyileştirebilir'. Ne güzel bir anlatım.

Kanser bir hücrenin mutasyona uğraması ile başlıyor. Her hücrenin kendi içinde bir durma mekanizması var, kanser hücresinde ise bu mekanizma yok. Hepimizde kanser hücreleri var ve pek çoğu vücut tarafından fark edilip, yok edilebiliyor. Ama belki genetik, belki çevresel, belki de bilinmeyen sebeplerden bazen vücut tarafından fark edilmiyor ve gelişiyor, yayılıyor.

Tüm doktorlarımdan duyduğum ve okuduklarımın da teyit ettiği ortak nokta, her kanserin bizim gibi biricik olduğu. Genel adları, ortak özellikleri var elbet ama gelişen her kanser, gelişimi, yayılması, yok olması, her şeyiyle biricik, o kişiye ait. Tıpkı biz gibi.
Bu noktada kendinize biricikliğinizi hatırlatıp, genellemelere sokmadan, kendinizi istatistiksel bir data olarak algılamadan hayatına devam etmeyi araştırmalı...

Teşhis almak

Ben de olduğu gibi pek çok kişide teşhis almak. şok, depresyon, isyan etme, kendine acıma vb. travmalara sebep oluyor. Nefesini kesiyor.

Sempatik sinir sistemini uyaran pek çok etken kanser teşhisi ile ortaya çıkıyor ve endişe, stres, baş ağrısı, depresyon gibi sonuçlarla karşılaşıyoruz. Sempatik sinir sistemini rahatlatmak için ise meditasyon ve restoratif pozlar ön plana çıkıyor. Yavaş ve derin nefes almak, nefese odaklanmak, kasları rahatlatmak...

Nefesimizden uzaklaştığımız her anda şu andan uzaklaşıyoruz. Neden ben, ben ne yaptım bunu hakedecekler ile geçmişte; bana ne olacak, ölecek miyim endişeleri ile gelecekte kalıyoruz. Olmadığımız tek yer şu an. Hakikatten, şu anımızdan kaçıyoruz teşhis ile yaşadığımız travma ile.
Bu noktada nefesine dönmeyi araştırmak, meditasyon yapmak, farkındalıkla yaşama devam etmek bizi ana getirebilir ve soluk almamızı sağlayabilir.
Her gün kısa da olsa meditasyon köşene oturmak, belki yürürken nefesini izleyerek meditasyon yapmak. Geçmiş ve gelecekle ilgili endişelerini hafifletmek için, kendine şu anda olduğunu hatırlatmak ve bunun için nefesin yardımcı olmasına izin vermek inanın yardımcı oluyor.

Kendini etiketlememek... 'Hasta', 'Kanser', 'Normal Olmayan' gibi kalıpları sorgulamak, 'Normal nedir?' diye sormak belki de... Kendi renklerine bakmak, hayatın boyunca yüklendiğin etiketlerin hepsini sorgulamak. 'Sen kimsin?' buna odaklanmak...

Lütfen bu yazdıklarım sevgi böceği gibi gezin, mantralar eşliğinde anda kalın gibi algılanmasın, işin özü dönüp kendine bakmak. O günlere dönüp baktığımda, kendime neler derdim diye düşününce şunlar geliyor aklıma.

Örnek Çalışma

Aşağıdaki çalışmayı çok sık yapıyordum ve bana iyi geliyordu.

Bir matın, halının üzerinde yere sırtüstü uzan, ayak tabanların yere gelsin. Bir elin kalbine, diğer elin karnına yerleşsin.
Önce kendine bak, nefesini itip çekme, bugün her nasılsa devam etsin ve hislerine odaklan.

Aşağıdaki soruları sormaya başla kendine;
(Cevapları örnek olması adına koydum, senin için değişecektir)

Şu an nasıl hissediyorum?
Vücudum tarafından ihanete uğramış hissediyorum, bunun dev bir haksızlık olduğunu düşünüyorum, bunu haketmediğimi düşünüyorum.
Bedenim nasıl hissediyor?
Kaskatı, midemde kramplar var, başım ağrıyor.
Hangi duygudayım?
Öfke, korku, endişe

Bu noktada şu an bu pozda rahatsam, kalmaya devam ediyorum ve 5-15 dakika kadar nefesimle kalıyorum burada. Kendimi her düşüncelere kapılmış hissettiğimde nefesime geri dönüyorum. (Meditasyon pratiğin hiç yoksa telefonuna bir uygulama yükleyebilir ve yardım alabilirsin, benim önerim meditasyon app)

Bazen bulunduğun poz rahat gelmeyebilir, o zaman burayı biraz daha konforlu ve gevşeyebileceğin bir yer yapabilir misin, ona bak. Sırtına iki üç yastık yerleştirip yükseltmek, dizlerin altına bir başka minder almak çok iyi gelebilir.
İyice yerleştikten sonra nefesinle kalmaya başla.
Dilersen bir zaman belirle ve hafif bir tonla çalacak alarm kur ve hedeflediğin süre bittiğinde tekrar sor kendine.

Şu anda nasıl hissediyorum?
Hala gerginim ama her nefes biraz rahatlatıyor.
Bedenim nasıl hissediyor?
Bedenim ağırlığını mata bırakıyor, biraz gevşiyor, karnımdaki katılık sanki hafifledi.
Hangi duygudayım?
Endişe hala var ama sakinim biraz daha

Not: Bu çalışmayı bir süre yaptıktan sonra yolum 'İyi Hissetmek' kitabı ile kesişti, bence beden ve nefesle bu ufak pratiği yapmanın yanında, kitaptaki diğer çalışmaları da yaparsanız inanılmaz tamamlayıcı olduğunu fark edeceksiniz. Kitap bir psikoloji kitabı ve bilişsel terapi egzersizlerini çok yalın bir dille anlatıyor.

Bir sonraki yazıda kemoterapi ve tedavi sonrası pratik olarak neler yapabileceğimizi yazacağım.
Yolun bu hastalıktan geçiyor ve bu yazıyı okuyorsan tüm güzel dileklerim seninle. Teşhis anının ve sonrasının şokunu hala hatırlıyorum, umarım bu yazıda yazanlara bir şans verirsin.

Sevgiler,

Instagram: @denizazizyoga

27.07.2020

Yoga ve Kanser-1




Az önce bilgisayarımda dosyalar arasında gezerken ilk yoga eğitimi ödevlerimden birini buldum.  Yoga ve Kanser üzerine yazmışım, inanın bugün yazmak istesem aynısını yazamam, o kadar taze ki o zaman hem kanser tedavilerim hem de eğitimde öğrendiklerim… Hatırlıyorum ne çok okumuştum hazırlarken ama bir yandan da kendi tecrübemden de kopmak istemiyordum yazarken.

Bugün farkettim ki, canım hocalarım dışında kimseyle paylaşmamışım bütün bu notları. 
Bu zamana kadar aman kim okur, kimin ihtiyacı var dediğim şeyler bazen öyle güzel şifa oldu ki insanlara, o yüzden yine bir kişiye dokunsa yeter diyerek paylaşmaya karar verdim. Sadece kanser ve yogayı değil, benim yoga yolculuğumu, devam eden öğrenciliğimi anlatmak istedim.

Bilenler olduğu gibi bilmeyenler de var. 2016’da Hatha Yoga, 2017’de ise Yin Yoga 200 saatlik eğitimlerimi tamamladım, bu ara da Hamile Yogası eğitmenlik eğitimimi tamamlamak üzereyim. Yola yoga eğitmenliği yaparım diye başlamamıştım, arada dersler verdim, ders verdikçe mutluluğum katlandı, çoğaldı ama bana esas iyi gelen öğrenci olmaktı, bunu hep söylüyorum, hep söyleyeceğim. 

2018'den beri ise yeni bir ülke, köklenememe derken dengemi kaybettim, çok da yazdım blogda bununla ilgili. Son aylarda ise eski bir dosta kavuşmuşçasına ben hissetmemin sebebi düzene giren yoga ve meditasyon pratiğim. 

Ara ara hem blogu hem instagram hesabımı yoga odaklı bir isme taşımak ve sadece yoga paylaşımları yapmak istesem de, kitaplarımdan, Almanya'da yeni yaşama dair paylaşımlarımdan da vazgeçemiyorum diye pek adım atmıyordum. Orta yolu instagram hesabımda ufak bir değişiklik yapıp, blogumu sabit tutarak buldum. Sanıyorum artık işin öğreten kısmında olmaya da kendimi hazır hissediyorum. Öğrencilik ise hiç bitmiyor, bitmesin zaten...

Bu Yoga ve Kanser için başlangıç yazısı olsun o zaman. 

Yolculuğun başında 2016'da yazdığım bir yazı da vardı, dilerseniz önce onu okuyun. 

Hatha Yoga Eğitimini aldıktan sonra, kendime ödev olarak Yoga ve Kanseri seçmem çok zorlu olmuştu, çünkü tedavi bittikten sonra bana anlam veremediğim bir gıcıklık gelmiş, ne hastalık, ne hasta görmek istemez olmuştum. Ödevin konusunu ise yine de bu alan seçmem ise ben niye bu konuda böyle garip davranmaya başladım diye sorgulamalarım sayesinde olmuş. Ne ilginç aradan geçen yıllar sonra bu konu çok rahat konuştuğum ve yardım etmekten çok keyif aldığım bir alan oldu. 

Şöyle yazmışım yazının başında;

‘Bana yoga neden bu kadar iyi geldi diye düşünüyorum, tüm bu araştırmalarda okurken en beğendiğim cümle 'Yoga for Cancer' kitabının yazarı Tari Prinster'a ait 'Kanser nefesinizi çalar, yoga geri verir’

Bana da tam böyle oldu galiba, o 50 kişilik sınıfta kollarımız gökyüzünde nefes alıp verirken, mantraları söylerken nefesim geri geldi benim. Kızdığım, küstüğüm bedenimle barıştım galiba... 
O güvenle sol göğüs kafesimin üstünde taşıdığım, ilaçlarımı almayı sağlayan, damarlara açılan dış kapım portumla derslere girmeye başladım. En çok da Yin derslerde dinlendim, kendimle kaldım ve nefes aldım... 

Meme kanseri teşhisim akabinde sayamadığım kadar çok MR, Pet, mamagrofi, kan testi vb sürecinden sonra, 1 meme koruyucu cerrahi, 1 port ameliyatı, 4 seans en ağırından 3 haftada 1 aldığım kemoterapi, 12 seans haftalık aldığım daha hafif kemoterapi ve sayamadığım kadar çok hafta damardan almaya devam ettiğim ilaç, 25 seans radyoterapi ile 1,5 seneye yayılan bir tedavi sürecim olmuş. 

Belki hiç geçmeyecek dikiş izlerim ama azalıyor, kel gezdiğim onca zamandan sonra bu hafta ilk kez saçlarımı topladım... Geçiyor, her şey geçici. Dün hissettiğim acı da, bugün hissettiğim huzur da... Duyguların içinden geçerken, onları gözlemlemek, bedeninde yarattığı hisleri araştırmak, duyguların geçici olduğunun farkında olarak sormak kendine; 'Şu an ne hissediyorum?' 'Bu his bedenimde nasıl yankı buluyor?' 'Farkında kalmak nasıl mümkün?'
Belki sorular bir adım ötede başka sorulara taşıyacak sizi. Belki ana, buraya getirecek. Beni dönüştüren bu sürece artık şükrediyorum.’

Bu yazıyı sadece kanser ve yoga gözüyle değil, şu an her ne yaşanıyorsa onu yerine koyarak okuyun, çünkü geçiyor, geçici... Size değil aslında kendime söylüyorum bunu keza 2016 Deniz'i :) içten içe bildiğim ama hep unuttuğumu hatırlattı yine, pek güzel oldu. Devamı gelecek.

Sevgiler,
Instagram: @denizazizyoga


14.07.2020

Hakkımda



1987 doğumluyum, ODTÜ Sosyoloji mezunuyum. Hem bölümümü, hem de okulumu ayrı ayrı çok severim. 

Yaklaşık 10 yıl kadar kurumsal hayatta çeşitli pozisyonlarda hem Türkiye'de hem de yurtdışında çalıştım, çalışıyorum.

Öncesinde de hayatımda olan ama çok aktif yapmadığım yoga ile yolum meme kanseri teşhisim sonrası ayrılmamak üzere tekrar kesişti. 

2015 yılında hafif tedavilerim sürerken bedenim izin verdikçe katılmaya başladığım yin yoga dersleri sonrasında uzmanlık eğitimi almaya karar verdim.

2016 yılında Nefess Yoga bünyesinde Arzu Rezzan Sunam ve Yelina Tayfur ile 200 saatlik Hatha Yoga Temel Eğitmenlik Eğitimi’ni tamamladım. Yin Yoga’ya olan tutkum sebebi ile bu alanda da eğitim almak istedim ve Asu Somer ve Melis Ulaş ile 2017 yılında 200 saatlik Yin Yoga Eğitmenlik Eğitimi’ni tamamladım. 

2018 yılında İstanbul’dan Düsseldorf’a taşındık. Aldığım yeni eğitimler ve verdiğim online dersler ile yoga yolculuğuma devam ettim. 

En son olarak 2020 Temmuz’da Hamile Yogası Uzmanlaşma Eğitimi’ni tamamladım. 

Çok şanslıyım ki yolum hep harika hocalarla kesişti. 
Yoga en zor zamanlarımda da en mutlu anlarımda da beni hep nefesime döndürdü.

Derslerimde bedensel farklılıkları kucaklayan ve yumuşak bir yaklaşımı tercih ediyorum. 

Ek olarak pek çok spiritüel ve enerji çalışması ile ilgileniyorum ve bol bol okuyorum. Theta healing uygulayıcısıyım ve yeni eğitimlerim devam etmekte.

Blogumda ve instagram hesabım @denizinkelimeleri 'nde hayatıma ve ruhuma iyi gelenlere dair paylaşımlarda bulunuyorum. 

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...