21.09.2015

Sakız Adası Maceramız



Havalar daha da soğumadan Sakız Adası maceramızı yazmak istedim.
Bu sene iki harika tatilimiz oldu, biri Güney Fransa (geri geleceğiz Fransa bekle bizi), biri de Sakız Adası.



İçine emekli ruhu kaçmış bir çift olunca gürültülü beachler, çılgın gece hayatı bizi pek mutlu etmiyor. Beklentimiz tertemiz bir deniz, nezih bir kumsal, güzel yemekler, içkiler, kitaplarımızı okurken eşlik edecek denizin sesi (dıptısdıptıs müzik değil)  ve güler yüzlü insanlar...




Sakız adası bu beklentimizi tamamıyla karşıladı. Bu sene tüm yaşadıklarımızı, hastalıkları, tedavileri, düşününce denizin dibinden ayrılmadan sakin bir koyda geçirmek istedik tatilimizi.

Tercihimiz Agia Fotini koyunda, Theoxenia Studios oldu. İyi ki de burası olmuş, mis gibi bu stüdyo dairede, harika bir deniz manzaralı balkonumuz, küçük bir mutfağımız oldu.


Otel olmadığı için, kahvaltılarımızı her sabah kendimiz hazırladık. Güzel balkonumuzda, istediğimiz saatte yedik.



Her gün itinayla aynı kumsala gidip, frappelerle, chios birası ile, patates kızartması ve sandviçlerle kendimizi şımartıp, mis gibi denize girip, bol bol yüzdük.



Bir sürü kitap okudum bu tatilde, nasıl mutlu oldum okudukça. Fi, çi, pi serisi bitti. Ama beni en çok etkileyen 'Peaceful Warrior' adlı kitap oldu. Şiddetle öneririm.




Akşamları ise Agia Fotini'de sahibi ile kanka olduğumuz, harika bir tavernada yemeklerimizi yedik. (Adını bulamadım bir türlü bulunca güncelleyeceğim ama mini marketin sağında kalan değil, solunda kalan taverna bizimki :))

Son günümüzde ise adayı keşfetmek için bir scooter kiraladık. Motordan çok korkan benim için, harika bir tecrübeydi. Bayıldım, bayıldım! Keşke İstanbul dışında bir yerde yaşasak, scooter ile özgürce gezebilsek diye dönünce çok iç geçirdim. Kendime not; denemeden bilemezsin, korkmak yok!


Scooterımız ile Pyrgi ve Mesta'yı ziyaret ettik. İkisi de mutlaka görülmeli. Pyrgi dış cephesi geometrik desenlerle süslenmiş, güzel evleri  ile çok farklı bir yerdi.




Mesta ise daracık sokakları, sur içinde olması ile sizi bambaşka zamanlara götürüyor.




Buralar dışında da eminim gezilecek yerleri vardı ama kısa zamanda en çok bu iki köy önerilince, bu köyleri önceliklendirdik. Yolda tatlı tatlı kaybolunca zaten pek çok köye girdik. Bu arada tatlı kaybolma denen şeyi scooter ile keşfettim. Kaybolmak bile keyifli, stressiz oluyor.



Gelelim gelebilecek sorulara; 

  • Çeşme limanından vapurlarla 40-50 dk gibi bir sürede adaya geçebilirsiniz.
  • Schengen gerekli
  • Ada merkezinden herkes genelde araba, motor kiralıyor, biz ilk 3-4 gün bulunduğumuz koyu terketmeme kararında olduğumuzdan, buraya taksi ile gittik, sevgili taverna sahibinin yardımı ile Agia Fotini'den scooterımızı kiraladık. 
  • Sakız reçeli, uzo vb hediyelikler alınabilir.
  • Biz milletçe duty free görünce deliriyoruz galiba, ne girişte ne çıkışta sıra dolayısı ile yanaşmadım bile

Yine gider miyiz? 

Eveeet!



1 yorum:

Pembe Dünyam dedi ki...

Merhaba bloğunu takipdeyim,bende beklerim,sevgiler :)

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...