18.06.2018

Heidelberg





Almanya'nın en romantik şehri, şirin ilimiz Heidelberg ile karşınızdayım...


Almanya sevmeyene Almanya sevdirecek güzellikte nefis bir yer Heidelberg, bu aralar homur homur Almanya'ya söylenen bana çok iyi geldi mesela! (1 ay içerisinde kişi bitmeyen grip olur, bodrumunu su basar, bodrumunu hasta hali ile toparlar ve bodrumu tekrar su basarsa azcık homur homur olabiliyor. En kıymetli kitaplarım ve yoga eğitimi ders notlarımın su içinde kalmasına hiç değinmiyorum, sakinim!)


Heidelberg'e dönersek Baden-Württemberg eyaletine bağlı bu küçük şehir, pek turistik bir lokasyon. Bizim gittiğimiz gün biraz bulutlu bir pazar günü olmasına rağmen oldukça kalabalıktı.


Biz günübirlikçi Heidelbergciler olarak kompakt bir tur yaptık Heidelberg'te ve görüşüm dolu dolu bir günün yeteceği yönünde ama kalmak düşünülürse de bence pek keyifli olur.




Heidelberg İkinci Dünya Savaşı sırasında bombalanmayan nadir Almanya şehirlerinden beri, bu yüzden güzelliklerini muhafaza etmiş deniyor, böyle olunca insan merak ediyor Düsseldorf gibi bombalanan şehirler nasıldı acaba savaş öncesi diye...


Rotamıza gelirsek, sabahın köründe Düsseldorf'tan kiraladığımız arabamız ile 3,5 saat gibi bir yolculuk akabinde Heidelberg'e vardık. Pek tabi biz bunu Düsseldorf'ta oturduğumuz için yaptık, aman diyeyim Türkiye'den gelirken bu rotaya gerek yok :) Frankfurt'a uçmak ve oradan trenle, arabayla gelmek sanırım en yakın rota olacaktır.




Biz arabamızı merkeze bırakıp, ilk iş Heidelberg kalesine gittik. Ben buraya tek kelime ile bayıldım, nefis bir kale, nefis bir manzara. Benim gibi canı tatlıları düşünüp füniküler de yapmışlar. Merkezden füniküler ile çıkıp, kaleye varıyorsunuz.





Kalenin içinde ayrıca çok güzel bir Apotheke Museum yani Eczacılık müzesi var, onu gezmeden dönmeyin.




Eski eczanelere bayılan ben için (Yeni Moda Eczanesi'ne selam olsun) minik ama çok güzel bir müzeydi.






Bir de dünyanın en büyük fıçısı var kalenin içinde, dünyanın en büyük tahta fıçısını gördüm demeniz dışında pek bir işinize yaramayacak olsa da, zaten hepsi kalenin içinde, güzel güzel gezersiniz giderseniz.
Bir de kale ile ilgili ilginç bir bilgi, bu kale iki kez yıldırım düşmesi nedeniyle yıkılmış, yıpranmış.
Yıldırım iki kere aynı yere düşüyor yani, bir nevi iki kez su basması diyeyim, biraz dertleneyim :)


Burada baya oyalanıp, bolca fotoğraf çekindiğimiz için feci acıkmış olarak tekrar füniküler ile aşağıya merkeze inip, yemek için klasik bir Alman tercihi yapıyoruz, Vetter Brauhaus'a gidiyoruz.
Düsseldorf'un birasını çok daha beğenmekle beraber, yemekten pek memnun ayrılıyoruz.




Altstadt denen bölgede dolaşmak zaten tek başına güzel, Alte Brücke'ye doğru (eski köprü) yürüdüğümüzde yine bir milyon fotoğraf çekiyoruz, çünkü şehir baya güzel!




Heidelberg'de Avrupa'nın en eski ve köklü üniversitesi var. Mezunları ve hocaları araştırayım biraz dedim, sosyoloji mezunu biri olarak resmen 4 yılımı birlikte geçirdiğim herkesin yolu geçmiş buradan. Bu kadar düşünür bir arada olunca bir de meşhur Filozof Yolu ortaya çıkmış. Philosophers Weg denen bu yürüyüş yolu eskiden bağlara yürünen bir yol iken, romantik dönemde pek çok düşünür ve profesör bu yolu manzarasının güzelliği nedeni ile kullanmaya başlayınca bu şekilde anılmaya başlanmış. Köprüyü geçince zaten buraya doğru minik bir ok göreceksiniz. Utanarak söylüyorum ki bu yola giden minik patikadan biraz yürüyüp dönmeye karar verdim çünkü sabah 7'de güne başlamıştık, dönüş yolu ve ertesi gün işi düşününce cesaret edemedim. Ama giderseniz, siz öyle yapmayın, enerjinizi toplayın güzelce yürüyün :) Aşağıdaki fotoğraf da yola çıkan minik patikadan.




4-5 saatlik mini turumuz bu kadardı ama pek güzeldi.


Son öneri olarak yazın olduğu kadar, kışın ayrı bir masal şehri olduğunu duydum. Kış için romantik Almanya rotası olarak düşünülebilir. Almanya ve romantikliği cümle içinde yeterince kullandığımı düşünerek bu yazıyı tamamlıyorum.


Sevgiler,
Instagram: @denizinkelimeleri









Hiç yorum yok:

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...